İlk AYAHUASCA deneyimim 1. bölüm

https://drive.google.com/uc?export=view&id=10zfbvef6jMxMNshFHmje1CZ4Da23JAG9

Uzun bir aradan sonra tekrar blogger'a dönmek beni heyecanlandırdı. Bu sefer içsel olarak daha dingin ve de güçlü bir blog yazarınız var. Geçtiğim süreçleri yazmak istedim. Mesela ben Ayahuasca denedim ve bu süreç benim için nasıl geçti anlatmak istedim. Sene 2016 ve ben çıkmazda hissettiğim bir dönemde, gücümü enerji vampirlerinin emdiğini sandığım zamanda şaman ile birlikte ayahuasca serenomisine katılmak istedim. Katılmak istememin sebepleride kesinlikle bir arkadaşım yaptığı astral seyahat ve de zihninin nasıl açıldığını ve öğrenme konusunda daha aktif olduğunu söylediği için, bana cazip gelmişti. O dönem Amsterdam'da yaşıyordum ve yurtdışında studiomu büyütüp, kendi ayaklarımın üzerinde güçlü bir kadın olmak istiyordum, zihnimi açıp, enerjimi dengeleyip, işlerimin yoluna girmesini istemiştim ve işte bu motivasyonla ispanyol bir şamana ulaştım, açıkçası google üzerinden bir arama ile bu çembere katılmıştım. Şimdi anlıyorum ki, bu arayış dönemlerinde bu spiritüel yolculuklara herkesle çıkılmayacağını daha iyi idrak etmiş durumdayım. 2 gecelik bir serenomi olucaktı. Evde duşumu alıp, rahat kıyafetlerimi giyip, serenominin yapılacağı studioya gittim, enaz 20 kişilik bir gruptu ama sayısını şuan tam hatırlayamıyorum. Bana bir kağıt imzalattılar, çıkacak herhangi bir sorunda hiçbir sorumluluğu üstlenmiyorlardı. Bu blogumu 2024'te yazıyorum. Bu deneyimi 2016'da yaşadım. Bazı kesitler zihnimden silinmiş olabilir lakin duygu olarak çok güçlü kaldığı için, duygusal boyuttan yazmak istiyorum. Sonunda serenomi başladı ve biz çember şeklinde oturup, tanışarak, gelme sebeplerimizi anlattık. Ben sadece şunu dediğimi hatırlıyorum. Evliyim boşanıcam ve eşim bana çok kaba davranıyor, Amsterdam'da yaşamak istiyorum burada işimi büyütmek istiyorum dedim. Gruptan birisi bukadar acı içindeysen neden Türkiye'ye dönmüyorsun dedi. Cevap veremedim ama içsel olarak duygum, Türkiye'ye baba evine dönmek benim için bir kaybediş ya da ağır bir geçiş gibi geliyordu. Yeniden başlamak Türkiye koşullarında zor geliyordu ama kalmakta bana acıdan başka bir yol göstermiyordu. Bu ikilem beni Ayahuasca'ya itti. Uzun zamandır yaşadığım bu zihin karışıklığına, alo imdat gibi Ayahuasca'ya sığınmak istedim belki de, çare arıyorum, kapı arıyorum diye kurban psikolojisinde kıvrandığım bir dönem. Sonrasında şamanın altarının önünde tek tek sıraya girip, küçük kaselerle çayı içmeye başladık. Acayip heyecanlıydım. Sıram geldiğinde içtiğimde, yatağıma geçtim, studio da herkes için hazırlanan şişme yataklarımız vardı. Sonrasında ben renkler görmeye başladım ve halüsinasyon olarak çok güçlü renklerdi, gözümü açtığımda dünyayı algılayışımın pikseli değişmişti, kalkıp zor yürüdüm ve tualete gitmek istedim, gözümü kapatıp içselliğime odaklanmaya çalıştım olmadı, gruptan birileri kusuyor, birisi ağlıyor, birisi kahkaha atıyor, birisi değişik şekilde dans ediyor, ben oturmuş herkese gözlemlemeye başladım, lakin bir türlü kendimi gözlemleyemiyordum. Sonrasında içsel bir ses yargılamaya başladı, senin neyine ayahuasca bunu kaldıramayacaksın, sen kimsin, çık bu alandan şeklinde sesler duymaya başladım, bu sesten sonra çok güçlü bir korku yükseldi, korkuyu yönetemedim ve şamana gittim, çıkar beni buradan dedim, ne olduğunu o da anlamaya çalışıyordu ve şamanın yanındaki yardımcısına istemsiz bir şekilde sarılıp, çok korkuyorum bana yardım et dedim. Beni yatağıma götürdüler, şamanın yardımcısına beni bırakma deyip yatarak elini tuttum. Ne kadar süre o şekilde kaldım hiç hatılamıyorum orada zamansal kavramım kalmamıştı. O sırada benimle konuşmaya çalışırlarken dikkatim hep gruptakilerin tepkilerine kayıyordu, gülmeler, kusmalar, ağlamalar. Şaman ısrarla gözlerimi kapatıp, herşeyin yolunda ve güvende olduğunu söyleyerek, kendi yolculuğuma, içime odaklanmam gerektiğini söyledi. Sonrasında yatağın içinde anne karnında yatma pozuyla, korku içinde gözlerimi kapatıp, duaya başladım, başımda şamanda dua ediyordu, her gözümü açtığımda başımdaydı. Dualarımı şu şekilde hatırlıyorum, bu da geçecek sabret, geçmesi için sabret, sanki karnımın içinde havai fişekler patlıyordu ve sürekli karnıma birisi vuruyormuş gibi karnımdan titriyordum, vucüt tepkisi olarak sadece bunu hatırlıyorum. Buarada korkmaya başlayınca da görsel renkli showların hepsi bitmişti, dualarım daha güçlüydü ve tamamen dua etmeye başlamıştım, tamamen kendimi kaybetmedim, kontrolü hatta hiç kaybetmedim, sadece o derin korkuyu nasıl yönetebileceğimi bilmediğimden duaya sığındım. 1 gece de 2 kez çay içiriyordu şaman, sadece bana içirmedi 2. çayı şaman. Ben kendime geldiğimde daha iyi hissediyordum lakin grubun içinde kendimi güvenli hissetmedim ve araba garajı olan bir bölüm vardı stüdio'da, dışarı çıkmak istediğimi söyledim ve şaman izin verdi. (1. bölüm sonu burada biter, merak ediyorsanız hikayemi 2. bölüm olarak paylaşacağım)

Yorumlar