İÇİNDEKİ GEVEZEYİ SUSTURMAK...

Herkes şikayetçi; bulunduğumuz zaman biriminde tüm değer sistemimizin bir çok kargaşa, sorun ve savaş yüzünden çöküntüye uğradığını söylüyorlar. Halbuki tarihe baktığımızda insanlık hiçbir zaman farklı olmamış. Sistemler geliyor gidiyor, devletler yükseliyor çöküyor, soğuk savaşlar sıcak savaşlara yer bırakıyor. 

Bugüne dek kurulan tüm değer sistemleri korku üzerine kurulmuşdur ve bu hala böyledir. Tanrı, Allah ya da neyse kullandığın terim korkmamız gereken bir Yaratan olarak anlatılıyor, dinler günah, ceza ve haram üzerine işliyor. 
Öyle olması da gerekiyor. Çünkü tüm bu dünya, tüm bu sistem, bu kainat egonun ayrılık prensibi üzerine kurulmuş bir matriksdir, bir korku ürünüdür.

Oysa bu korkular dünyasını, ölümlerin dehşet saçtığı bu realiteyi Tanrı yaratmadı. O kendisi gibi mükemmel, ebedi ve sevgi prensibi üzerine Yaratandır. Aksini iddia eden Tanrı'ya insanların hasta ve şizofrenik niteliklerini bir kılıf gibi geçirmeye çalışandır. Bu matrixden kurtuluş, bunu anlamak da yatıyor. Kendimizin bir beden olmadığımızı, ruhsal varlıklar ve ölümsüz olduğumuzu anladığımız da tutsak zihnimiz bu kısır döngü içinden kurtulup ebediyetin ve sonsuzluğun bilincine varacaktır.

Ancak bu herhangi bir kitap ya da öğreti ile oluşamaz. Düşüncelerle mantıkla varılacak bir hedef değildir hakikat. Bu bilincin deneyimlenmesi gerekiyor. Bu deneyim ise ancak bomboş bir zihinle gerçekleşebilir. Bomboş demek, hiçbir bilgiyi, inancı barındırmamak demektir. Bu boşlukta bu realitenin ötesinden çok farklı bir zeka ve bilgi devreye girerek kişinin zihnini aydınlatır.

Bütün mesele içimizdeki gevezeyi susturmak ve bir ömür boyu tıka basa doldurduğumuz zihnimizi her şeyden arındırmaktır. Bu arındırma sürecinde ise birçok yol vardır gidilebilen. Eğer seçtiğin yol seni bilmemeye, bildiğin her şeyi unutmaya yönlendiriyorsa bil ki doğru yoldasın...

Yorumlar